Yaşı 40’tan az olan biz genç(?)ler anlamasak ve abartılı bulsak da büyüklerimizin “iktisat etmek” dedikleri şeye içten içe bir hayranlık duyarız.
Kabul et, bir lira daha ucuz diye uzaktaki markete gitmek yerine bir lira fazla ödemeyi tercih eder, malzeme alıp zamanına kıymak yerine sipariş verip para harcamayı yeğlersin sen de. Ama bizim yaşlılar öyle mi. Her kuruşun hesabını yaparlar.

Sen istediğin kadar Mahfi Eğilmez oku, Atilla Yeşilada dinle, Makroiktisat kitapları devir. İktisat bizim büyüklerin işidir.
Peki bunu niye söyledim? BBC’nin “Bağcılar’da Bir Gün” adlı programını izleyince aklıma geldi. Siz de izlemişsinizdir. Oradaki kadın yalnız değil. Tasarruf eden, israftan şeytanmış gibi korkan ev kadınları artık bunun da karın doyurmaya yetmediğini biliyorlar.
Öyle bir gündeyiz ki, dolar havadan yağarken üretime ve geleceğe değil inşaata yatırım yapan iktidar yüzünden cebimizde duran para dahi eriyip gidiyor. Cepte durduğu gibi durmuyor mübarek.
Ayşe teyze de ne yapsın. Evine yağ lazım, şeker lazım, un lazım, sebze lazım. Para lazım. Maaşlar olduğu gibi dururken fiyatların uçmasını film izler gibi izleyemez anadolu insanı. Artık herkes çalışıyor. Evinde üretip internette satıyor, işsizliğin içinde yapabilecek iş arıyor.
Hayatında hiç çalışmayan muhafazakar anadolu insanını bile katma değer elde etmeye itti kahrolası bunalımlı günler.